Ses sanatçısı Gülşen beğendiğim ve dinlediğim şarkıcılar arasında değil; konser sırasında orkestradaki arkadaşlarıyla konuşurken imam hatip lisesiyle ilgili söylediği söz tasvip ve kabul edilemez.
Samsun İmam Hatip Lisesi’nde öğretmenliğe başladım, 79’da Samsun Anadolu Lisesi’ne geçtim. 80’li yıllarda bir Alman TV’sinin Türk eğitim sisteminde İmam Hatip ve Anadolu Liselerinin yeriyle ilgili sorusuna; Türkiye’nin en nitelikli iki okulundan birisinin Anadolu Liseleri diğerinin ise İmam Hatip Liseleri olduğunu, genel ve endüstri meslek liselerinin aynı oranda amacına ulaşmadığını söylemiş, gerekçelerini açıklamıştım.
Ancak bugün İmam Hatip Liselerini savunanlar, o zaman mezunlarına ‘İmam Hatip’ değil ‘İmam Hadab’ yani ‘Odun İmam’ diyorlardı. 1980 Darbesi’nden sonra İmam Hatip Liseleri ‘arka bahçe’ konumuna getirilince belirli siyasetçi ve cemaatler tarafından savunuldu. Sözün özü; Gülşen’den değil İmam Hatip’ten yanayım.
Ancak hukuk herkese eşit uygulanır, sevdiklerimize, az sevdiklerimize veya hiç sevmediklerimize farklı uygulanamaz. Kişiye göre ceza olmaz, ceza, kişiye değil; eyleme göre belirlenir. Bizim de sevdiklerimizin de sevmediklerimizin de adil yargılanma hakkı olduğu gibi Gülşen’in de vardır.
Gülşen’in tutuklanabilmesi için açıklamasının ‘Kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikeye neden olması gerekir. Böyle bir tehlike söz konusu mu? Hayır! Gülşen 4 ay önce halkı, kin ve düşmanlığa tahrik etseydi tahrik edilenlerin haberi ve bugüne kadar tepkileri olurdu. Hiç kimse haberi olmadan tahrik veya mağdur edilemez! Haberi olmadan uğradığı hakaretten dolayı kimse tazminat talep edemeyeceği gibi; Gülşen de tutuklanma bir tarafa yargılanamaz!
Kimsenin tepki göstermediği ve bu söz yüzünden kimsenin mağdur edilmediği, halkı kin ve düşmanlığa sevk ettiğinin iz ve emarelerinin 4 ay boyunca görülmediği; AÇIK VE YAKIN BİR TEHLİKENİN SÖZ KONUSU OLMADIĞI dikkate alındığında; Gülşen’in tutuklanmasını gerektiren bir suç yoktur, varsa da sübut etmemiştir, tutuklanması hukuka aykırıdır.
Gülşen’in sözünde bir suç varsa, söz konusu ‘suçu’ işlendiği zaman ve mekandan bugüne ve medyaya taşıyanlar işlemiştir.
Şarkıcı Gülşen hakkında; nisan ayındaki konserinde orkestra arkadaşlarına söylediği imam hatiplilerle ilgili sözlerin, konserden 4 ay sonra bazı basın organlarında yayınlanması üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, TCK 216. Maddesini ihlal; ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik suçundan resen soruşturma başlattı, kolluk görevlilerine mevcutlu hazır edilmesi talimatı verdi.
Polis tarafından gözaltına alındı, emniyetteki sorgusunun ardından, savcılığa götürüldü, savcının tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ ne sevk edildi ve tutuklandı. Gülşen’den çok hukuk ağır bir yara aldı..
Sözün söylendiğinden bugüne kadar sözden kimsenin haberdar olmaması suçun işlenmediğinin göstergesidir. Bence bir sonraki Sulh Ceza Hakimi itiraz üzerine Gülşen’i de Türk yargısını da özgür bırakır.
Şarkıcı ifadesinde ‘Uzun yıllardır birlikte çalıştığım çalışma arkadaşlarım ile iş ve çalışma ortamında yapmış olduğum bir espri toplumu kutuplaştırmayı hedefleyen kimseler tarafından öne çıkarılarak yayınlanmıştır. Sözlerimin ülkemizdeki kutuplaştırmayı hedefleyen kötü niyetli kimselere malzeme vermiş olmasından dolayı üzgünüm. Videodaki söylemimden rahatsızlık duyan ve incinen herkesten özür diliyorum’ dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) başta olmak üzere bu konuda yapılan ve yapılacak olan şikayetler savcılar tarafından dava açılmaksızın reddedilmelidir. Yasayla suç olduğu tanımlanmayan bir eylemden dolayı kimse cezalandırılamaz.